20 Mayıs 2009 Çarşamba

Yuri ile banyo sohbetleri



Birinize onu anlatmıştım, ama ne zaman, nerede hatırlamıyorum.

Şohbenimin ilk bozulduğu gün, koca koca yeşil gözleri ve upuzun kirpikleriyle banyomda beliren Yuri ustayı... Yaşı yetmişi aşmış Ermeni kökenli bu "genç" adam, ilk tanışmamızda "hani şu uzayı fetheden var ya..." diye öğretmişti kendi adını. Benimkini de ısrarla tekrarlatıp, sonra kağıda yazıp, her görüşmemizde de mükemmel bir şekilde telaffuz etti.

Tiflis'te, Moskova'da üniversite eğitimi almış, elektrik yüksek mühendisi, eski mucit ve gezgin ustam ile dört kez daha banyoda buluştuk. İlk ikisi, şohbenin bozulan termostatını yenilemek için, üçüncüsü damlatan sıcak su borusunu değiştirmek için, sonuncusu da "dünyanın ikinci büyük ihracatçısı" Çin yüzünden.

Yuri'nin pazardan alıp taktığı, şehir şebekesini şohbenime bağlayan boru, bir ay geçmeden yine su akıtmaya başlamıştı. İki gün boyunca yerdeki ince akarsuları çaresizce izleyip, sonunda elimde ingiliz anahtarıyla müdahaleye karar verdim. Anahtarı yerine oturtup, çevirmeye fırsat bulamadan borunun ucu "çıt" diye kırıldı ve kentin ana borularındaki bütün sular yaklaşık 3 metre öteye dümdüz bir çizgi halinde fışkırmaya başladı. Neyse ki, kulağıma, ağzıma, burnuma dolan suları aşarak borunun altındaki vanayı kapatmayı başardım. Sonra malum konuşma, "Alo Yuri, saat beşte benim banyoda buluşalım"

Yuri, elinde yeni alınmış bir boruyla ve gülümseyerek geldi. Eski ve yeni borunun orasını burasını inceleyip, hangi ülkede üretildiklerini anlamaya çalıştık. Bu seferkinin "Çin malı" olmadığını umduğumu söyledim. Beni onayladı. Sonra farklı insanlardan, farklı zamanlarda defalarca duyduğum cümleyi tekrarladı: "Sovyetler zamanında bütün bu malzemeler o kadar sağlam oluyordu ki, 40 yıl bozulmadan, kırılmadan dayanıyordu." Saçlarımdan sular damlayarak, ıslanan herşeyi tek tek kurutmaya çalışırken ben de bunu düşünmüştüm ne tesadüf. Bugün gittiğimiz fuar alanında, şu heykeli ve duvar panosunu görünce de (ne hikmetse?) banyomu ve Yuri'yi hatırladım.

1 yorum: