5 Ekim 2009 Pazartesi

borjomi-nabeghlavi



yaz boyunca, litrelerce içtiğimiz doğal maden sularından en meşhurunun, borjomi'nin kaynağına gittik geçen hafta... fotoğraftaki, bu ortasından nehir geçen küçücük, yemyeşil, çoook güzel kentin merkezindeki park. tepelerdeki muhteşem ormanları koruyan milli parkın içinde de, kaplıcalardan yararlanmak için tesisler ve sanatoryumlar var.

şu camlı kubbenin altına, musluklarından doğal haliyle borjomi akan bir çeşme yapmışlar. gazlı ve serin halini lıkır lıkır içmeye alışmışım tabii, sebilini bulunca, bu bol kükürtlü, tuzlu, ılık mı ılık kaplıca suyunu hevesle ağzıma doldurdum... ama yutamayıp olduğu gibi püskürttüm... ne ayıp!!! insanlar, ellerinde bidonlarla gelmişler oysa.

borjomi, özellikle sovyet ülkelerinde efsane olmuş bir maden suyu. iyi gelmediği hastalık yok imiş. eczanelerde de satılıyor ve herkes herşey için onu içmenizi öneriyor. en çok mide hastalıklarına iyi geldiği söyleniyor. ben bir ara heveslenip yüzümü de yıkadım ama pek gençleştiğim söylenemez. savaştan sonra rusya, borjomi'ye de pazarını kapatmış. maden sularını birçok ülkeye satan gürcistan için bunun şarap ambargosu kadar "öldürücü" bir darbe olmadığı söyleniyor, çünkü maden sularını başka ülkeler de alıyor ama toplam şarap ihracatının yüzde 80'i rusya'ya gidiyormuş. (elde kalanları hep birlikte tüketmeye çalışıyoruz mecburen... :)

nabeghlavi de, borjomi'den sonra yükselişe geçen ikinci maden suyu markası... reklamlarında, "nabeghlavi is better... " sloganını kullanıyor. açık açık söylemeseler de, better than borjomi tabii ki... yüzyıldan uzun zamandır ticari olarak şişelenip satılan ve artık gerçek bir efsaneye dönüşen bir markayla mücadele etmek zor haliyle... yine de, daha az keskin tadıyla lezzet açısından tercih edilebilir gerçekten. başka markalar da var ama, ben yine de nafile yere, memlekette borjomi bulma hayali kuruyorum. (nil'in "dişlerim beyaz, dudaklarım kiraz, mineralim çok, çokum işte çok" şarkısıyla tüketimi artırmaya çalıştığını hesaba katarsak, gerçekten nafile bir hayal)

velhasıl, bu ülkede nereyi kazsan su fışkırıyor anladığım. zaten tiflis'in bazı eski bölgelerinde, şu tek tip apartmanlarda da, sıcak, kükürtlü kaplıca suyu akıyor musluklardan.
aahh ah, ne varsa eskilerde var diyorum, kimseye dinletemiyorum.

not: bir dahaki tatilini şimdiden planlamak isteyip, ama çok paramız yok diyenler, internetteki borjomi fotoğraflarına bir göz atsın derim, o derece yani...
bu da gönüllü reklam linki:
http://www.borjomi.com/en/

5 yorum:

  1. şu tüketmeye çalıştığın şaraplara biz de destek olsaydık sevabına...

    YanıtlaSil
  2. buralarda, kazakistan'da yani, ucuz olan tek şey içki ve sigara olunca, epey de çeşit olunca, bol bol tükettiğimiz şaraplardan şimdiye kadar neredeyse hiçbirisi kötü çıkmadı.
    tam aksine, memlekette ucuz diye içip durduğumuz sirke benzerlerinden sonra burdakilerin hepsine nefis diyebiliriz.
    ki onların içerisinde de, en dikkatimizi çekmiş, en beğenmiş olduğumuz, tavsiye üzerine içtiğimiz gürcü şaraplarıydı.
    pardon pardon, konu borjomi'ymiş ama onu bilmiyoruz ki...
    tek söyleyebileceğim, yine buralarda, su isteyince "gazsız olsun" diye belirtmezseniz, maden suyu verildiği...
    tatil planı falan....
    hmmm....
    dur bakalım, hemen kanmadık daha, daha çok kanıt lazım :)

    YanıtlaSil
  3. bu blogun saati niye bozuk?
    10 ekim'de ve sabah yazdığım yorumu 9 ekim'de ve gece yazdın diyor :)

    YanıtlaSil
  4. oooo, kimler gelmiş?
    şükür kavuşturana diyelim :)

    gürcü şaraplarını bir de yerinde deneyiniz, böylesi hiçbir yerde yok.
    borjomi de hediyesi...
    ymçk

    (saati bilemedim)

    YanıtlaSil
  5. tezel hanım, sizin şarap içmenize en az 4 ay var bildiğim???

    YanıtlaSil