14 Nisan 2009 Salı

nereye?

gösteriler sürüyor... yüzlerce insan, gençler, yaşlılar, gazeteciler... onlarca kamera doldurmuş sokağı. cumhurbaşkanlığı sarayının çevresindeki, dar, eski, yoksul sokaklar, hoparlörlerden yükselen konuşmalarla çınlıyor. etrafta onlarca küçüklü, büyüklü çadır. çadırlarda "istifa" nöbeti tutan muhalifler... mikrofonlar uzanıyor "önemli" kişilere... mahalle sakinleri pencerelerden sarkmış olanları izliyor. tam yetişkinlere göre bir hengame...

bütün bu olan bitenin arasında birden belirdi. kırmızı tulumuyla gözüme ilişti bir an...başı öne eğik, bakışları yerde, elleri kazağının içinde saklı... azıcık aksayan sağ ayağını çekerek, duvarın dibinde yürüyordu. öylesine kendi dünyasına kapalı, çevresinde olup bitenle o kadar ilgisizdi ki aklımın bana oyun oynadığını, bu küçük kızı bir tek benim gördüğümü sandım. köşeyi dönene kadar büyülenmiş gibi izledim, son anda bastım deklanşöre...
kimseyi duymuyormuş, ağzını açıp tek bir söz de etmek istemiyormuş gibiydi. çok kötü birşey olmuş da sanki, bütün dünyaya küsmüş gibiydi. yüreğimden kocaman bir parçayı koparıp - kimbilir nereye - yürüyüp gitti.

1 yorum:

  1. yavrucağın yüzü gözümün önüne geldi yamıçkam; nasıl anlattıysan...

    YanıtlaSil